Kaygı; öğrenilen, aktarılan çoğu zaman da kullanılan bir duygudur. Kullanılan derken şunu
kastediyorum; hani çocukların bitmek bilmeyen, devamlı farklı bir biçimde ortaya çıkan
korkuları olur ya birini hallettik derken bir bakarsınız başka bir korkuyla mücadele
ediyorsunuz. Kullanılan kaygı tam olarak böyle bir şeydir. Kişi, bilinçli olarak korkular
üreterek ikincil bir kazanç sağlar.
Çoğu zaman korku problemiyle başvuran danışanlarımda karşılaştığım durum aslında
bilinçli bir korkudur. Ayrılık kaygısı ve kardeş kıskançlığı kendisini çeşitli korkularla gösterir.
Yeni bir kardeşi olacağının haberini alan çocuk artık sevilmeyeceğini ve yeteri kadar ilgi
görmeyeceğini düşünmeye başlar. Tüm çocuklar anne babası tüm zamanını ve ilgisini
kendisine harcamasını ister ve paylaşmak istemez. Doğumla birlikte çocuğun hayatında en
değerli kişi olan annenin sürekli yeni doğan bebekle ilgilenmesi, lohusalık sürecinin etkileri,
yorgunluğu ve annenin özel hayatına zaman ayırmasını büyük çocuk yeni doğan bebeğin
suçu olarak görür ve kardeş kıskançlığı başlar. Tüm bu düşünceler çocukta endişeye yol
açar ve bir tehdit oluşturur. Çocuk bir şeyler yapmazsa anne-babasını kaybedebileceğini
düşünür ve bazen bebeğe zarar vermekle bazen de korkularla kendini gösterir. Endişe
duygusunun neden olduğu bedensel semptomlar sonucu anne babasının ilgisini tekrar
kazandığını gören çocuk bunu genelleyerek bir zafer kazanmaya çalışır.
Bu tarz aktif ve pasif saldırgan davlanışlar çocuğun hakkı olarak gördüğü tüm ilgi ve
sevgiye ulaşma çabasıdır. Ancak bu tarz bir düşünce kalıbı çocuğun sürekli huzursuz ve
rekabet içinde hissetmesine neden olacaktır. Duygu ve düşüncelerini ifade etmekte
zorluklar yaşayacağından çareyi anneye bağımlı bir şekilde yaşayarak bulur ve böylece
hem ilginin tamamına hem de konfor alanına ulaşabilir. Özellikle okul çağına geldiğinde
kendisi okuldayken annesi kardeşiyle baş başa kalacak düşüncesiyle “okul fobisi” de
geliştirerek yine tüm çabaları üzerine çekecektir.
Böyle bir durumda anne babalar aslında gebelik sürecinde çocuğuna bir kardeşin
olacağını ve bunun onun hayatını nasıl etkileyeceğini çok açık bir şekilde anlatması
gerekir. Kardeşi olduktan sonra aşırı sevgi gösterilerinden kaçınılmalıdır. Yeni doğan
bebeğe ayrılan ilgi gibi çocuğun da ilgi ihtiyacı karşılanmalıdır. Kardeşinin bakımıyla ilgili
sürece dahil edilmeli ancak büyük sorumluluklar kesinlikle verilmemelidir. Bu sorumluluklar
çocukta daha fazla öfkeye neden olur.
Korkularıyla kardeşe gösterilmesi gereken ilgiyi de üstüne toplamış ve ayrılık kaygısı
yaşayan bir çocukla ise kaliteli zaman geçirerek sevginizi her koşulda sunabileceğinizi ve
paylaşıldığında bitmeyeceğini anlatmak onu rahatlatabilir. Bu sürede iki çocuğunuzla da
ayrı ayrı ve birlikte zaman geçirmeyi unutmayın. Eğer kaygılar ciddi bir boyuta ulaşmış ve
günlük hayatta sorunlar yaşamanıza neden olduysa bir uzman desteğine başvurabilirsiniz.
PSİKOLOJİK DANIŞMAN İREM ÖZER
コメント