Çocuğun benlik algısı, onun içsel aynası gibidir; içsel dünyasının ve etrafıyla olan ilişkisinin yansımasıdır. Her çocuk, hayatın ilk yıllarında etrafındaki dünyayı algılama ve bu dünyaya tepki verme biçimini, onunla nasıl iletişim kurulduğuna bağlı olarak şekillendirir. Bu süreçte, çocuk, çevresindeki kişilerin davranış ve reaksiyonlarından farkında olmadan derin izler alır. Bu izler, çocuğun kendine bakışını, hayata nasıl tepki vereceğini ve hatta kendi içsel değerini nasıl göreceğini etkiler.
Özellikle yakın çevresi, ona bir ayna işlevi görür. Ailesi, eğitmenleri ve arkadaşları tarafından gösterilen ilgi ya da ilgisizlik, takdir ya da eleştiri, çocuğun kendi hakkında nasıl hissettiğini belirleyen temel faktörlerdendir. Örneğin, ebeveynlerinin yoğun iş temposu nedeniyle ona yeterince zaman ayıramamaları ya da bir kardeşinin doğumuyla ilgi odağının değişmesi, çocuğun "Ben yeterince değerli değilim" gibi düşüncelere kapılmasına neden olabilir.
Benlik algısında belirleyici olan bir diğer faktör ise başarı ve başarısızlık kavramlarının aile içinde nasıl tanımlandığıdır. Eğer çocuk, hatalarını bir öğrenme fırsatı olarak değil de kendi değersizliğinin bir göstergesi olarak algılarsa, bu olumsuz benlik algısının derinleşmesine neden olabilir.
Sonuç olarak, çocuğun benlik algısının oluşumunda etkili olan faktörlerin farkında olmak ve ona sevgi dolu, destekleyici bir ortam sunmak, onun sağlıklı bir birey olarak büyümesine yardımcı olacaktır. Her çocuk, kendi değerini keşfetmek ve bu değeri koruyarak büyümek için doğar; bu yolda ona rehberlik eden yetişkinlerin rolü ise paha biçilemezdir.
Comments