Kaygı; bedenin ve zihnin, gerçek ya da hayali, tehdit ya da tehlike algısıyla oluşan bir durumdur. Kaygı durumları, korkunun ve endişenin aşırı bir derecesi olarak tanımlanır ve strese verilen en ortak tepkilerden biri olarak kabul edilir.
Normal seviyede kaygı, uyumlu davranışlar geliştirmemizi, kısaca yaşamımızı sürdürmemizi sağlamaktadır. Ancak bir yere kadar sağlıklı olan bu duygunun fazla yaşanması, kişinin aktivitelerini, ilişkilerini dolayısıyla yaşamını olumsuz etkilemeye başlamaktadır. Kaygı ile korku durumları birbiriyle sıkça karıştırılmaktadır ancak bu iki hal arasındaki en önemli fark korkunun bilinçli olarak tanınan, belirli bir tehlike karşısında ortaya çıkan bir tepki olmasıdır. Kaygı ise kişi tarafından bilinmeyen, belli olmayan tehlikelere karşı verilen bir tepkidir. Yetişkinlerde olduğu kadar çocuklarda da kaygı problemleri sıklıkla görülmektedir. Peki ya çocuklardaki kaygının ebeveyn davranışlarıyla bağlantısı var mıdır ? Yapılan araştırmalar sonucunda kaygılı ailede yaşayan çocukların kaygı bozukluğu geliştirme olasılığının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Çünkü çocuklar ebeveynlerini gözlemleyerek öğrenirler; onların davranışlarını görür ve ebeveynlerinin duygularını okurlar. 'Ben kaygı problemi yaşıyorum ancak çocuğuma belli etmiyorum' diyorsanız yanılıyorsunuz. Çocuklar ebeveynlerinin kaygı, kızgınlık ve düşmanlık gibi çeşitli heyecanları algılayabilmekte, zihinlerinde bir takım bağlantılar kurarak çevredeki bazı olaylar ve kişiler karşısında da kaygı duymaya başlayabilmektedirler. Kaygının bulaşıcı bir duygu olduğu bilindiğinden çocuğun çevresindeki kaygılı insanların (ebeveyn veya öğretmen gibi) varlığı ve bunların çocuk tarafından algılanması veya özdeşim kurulması sonucunda çocukta kaygı gelişebilmektedir. Aşırı düzeyde kaygı sonucunda çocukta sinirlilik, huzursuzluk, gerginlik, dikkat dağınıklığı ve odaklanma problemi gibi belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Bu bağlamda çocuklarının kaygılı olduğunu düşünen ve bu sorunun çözümü için uzman desteği almak isteyen ya da sorunu kendi çözmeye çalışan ebeveynlerin ilk aşamada kendi kaygı seviyelerine ve bu kaygıyı istemli ya da istemsiz olarak çocuğa ne oranda yansıttıklarını gözden geçirmeleri gerekmektedir.
Psikolog Müge YALTIR
Σχόλια