Yetişkin yaşamından bakıldığında çocukların rengarenk bir hayal dünyaları olduğu düşünülür. Bu dünyada gerçekliğin dışında varlıklar olabilir. Çocukların genellikle tasasız ve neşeli oldukları varsayılır. Oysa gerçekte durum pek de böyle değildir. Pek çok çocuk için endişe ve korku çok gerçek bir duygudur. Bu hisler kimi zaman zengin hayal dünyaları vesilesiyle yarattıkları hayali varlıklara yönelik olarak ortaya çıkar. Kimi zaman da bir sınav, gösteri ya da olağandan farklı bir ortama maruz kalmak çocuklarda endişe yaratır. Ebeveynlerin çocuklarında endişe gözlemlediği durumlarda dikkat etmesi gereken bazı davranışlar vardır.
Bir korku anında anne babalar genellikle ilk olarak korumacı hislerle çocuklarını korku nesnesinden uzaklaştırırlar. Ya da korku nesnesini ortadan kaldırma yolunu seçerler. Her ne kadar iyi niyetli bir davranış olsa da bu tür bir yaklaşım sürdürülebilir değildir. Çocuğun özgüvenine oldukça fazla zarar verir. Ayrıca onun alanını da sınırlar. Ebeveynlerin çocuğu korumakla beraber korku nesnesinin çocuk için ne ifade ettiğini anlamaları gerekir. Ardından çocuk endişelerini yüklediği eylem ya da varlıkla bir zorlama olmaksızın yüzleştirilmelidir.
Çocuğun aksiyon almadan önce endişelendiği bir davranış için aileler gerçekçi davranmalıdır. Ailelerin gereğinden fazla pozitif beklenti içerisinde olduğunu dile getirmesi çocuğun endişelerini daha da artıracaktır. Bu sebeple anne babalar çocukla onun endişe kaynağı hakkında konuşurken gerçekçi tutum sergilemelidir. Başarısızlığın da bir ihtimal olduğundan bahsedilmelidir. Anne babalar böyle bir sonuç karşısında da ailenin desteğinin çocuklarıyla olduğunu hissettirmelidir.
Kommentare