Her çocuğun kendine has bir mizacı vardır. Bazı çocuklar; yaşıtlarına oranla daha hareketli, gürültülü ve asabi olabilir. Olaylar karşısında diğer çocuklarda görülmeyen sıklıkta dürtüsel davranışlarda bulunabilirler. Akranlarıyla, kardeşleriyle anlaşmakta sorun yaşayabilirler. İlgilerini bir uyarana odaklamakta güçlük yaşayabilirler.
Çevreleri ile bu tarz uyum sorunları yaşayan çocuklar toplum arasında “yaramaz” olarak adlandırılırlar. “Yaramaz çocuklar” özellikle ebeveynler, bakıcılar ve öğretmenler açısından oldukça zorlayıcıdır. Çünkü onların dikkatlerini yönlendirmek diğer çocuklara nazaran daha büyük bir çaba gerektirir. Bu çaba ise çocuğun bakımını üstlenen kişide gerginlik yaratabilir. Bu gerginliğin çocuğa yönelik bir tutuma dönüşmemesi gerekir. Aksi takdirde çocuğun “yaramazlığı” döngüsel bir hale gelecektir.
Yaramaz çocukları anlamanın ve onları -özlerine zarar vermeden- sakinleştirmenin yolu samimi bir anlayıştan geçer.
İlk olarak bu çocukların hangi durumda kimlere karşı yaramaz tavırlar sergilediklerine dikkat edilmelidir. Eğer yaramazlık çocuğun kendini savunma biçimi olmuş ve herkese yönelik kalıplaşmış bir davranışa dönüşmüşse bir uzman ile ilerlemek daha sağlıklı olacaktır.
Bunun dışında çocuğun olumsuz davranışları belirli ortam ya da kişilere yönelik de olabilir. Örneğin çocuğun hedefinde doğrudan annesi ya da kardeşlerinden biri yer alabilir.
Zorlayıcı davranışların kime yönelik ortaya çıktığı çocukta bu dürtüyü oluşturan nedenler hakkında bilgi verir. Bunlar; anne ilgisini üzerine çekme talebi ya da kardeş kıskançlığı olabilir. Çocukta agresyon yaratan bu tetikleyici keşfedildikten sonra ona uygun davranışlar geliştirilmelidir. Bu anlamda çocuktaki yapıcı davranışları ortaya çıkaracak uyaranlardan yararlanılabilir.
Çocuğu yaramazlıkla suçlamak özsevgisine zarar verecektir. Çocuk, suçlandığı için olumsuz davranışı farkında olmaksızın sahiplenecektir. Bu nedenle çocukları “yaramaz” olarak etiketlemekten kaçınmak gerekir. Çocuğu bu özelliği nedeniyle kendini savunmak zorunda hissettirmekten özellikle kaçınılmalıdır. Son olarak, çocuk davranışları nedeniyle de ötekileştirilmemelidir.
Comments